Monday, September 15, 2008

Dikili Sınırlara Hayır kamp sona erdi

Dikili Sınırlara Hayır 2008 Kampı, 14

Ülkeden Aktivistlerin Katılımıyla Gerçekleşti

3 Eylül’de Dikili’de başlayan ve topraklarımızda ilk kez düzenlenen Sınırlara Hayır Kampı geleceğe yönelik planlar ve yaratılan dayanışma ağı ile son buldu. 5 gün süren kampta birçok ülkeden gelen aktivistler deneyimlerini paylaşıp, önümüzdeki sürecin planlarını yaptılar.

Kampa Rusya, Avusturya, Almanya Yunanistan, Fransa, İsrail, Kanada, Romanya, Beyaz Rusya, Belçika, İsviçre, İngiltere ve Polonya’dan aktivist arkadaşlarımız katıldı. Kamp süresince başta iktidarların sınır uygulamaları ve mülteci sorunu gibi konularda sohbet atölyeleri ve bilgilendirme sunumları gerçekleştirildi. İlk atölye Türkiye’de yaşanan mülteci sorunu, sınır algısı ve kampımızın neden ve nasıl düzenlendiğine ilişkin bir sohbet şeklinde yapıldı.

Türkiye’den, Polonya’dan ve İsrail’den gelen katılımcı arkadaşlarımızın düzenlediği atölyelerde bu ülkelerde yaşanan mülteci ve sınır sorunları tartışıldı.

Genel olarak birçok ülkeden gelen aktivistlerin bilgi ve deneyim paylaşımı şeklinde geçen kampta akşamları belgesel, film gösterimleri ve müzik dinletileri de gerçekleştirildi.

Ayrıca Dikili halk plajında Ege Denizi’nde boğulan mülteci ve sığınmacıların anısına bir performans gerçekleştirildi. Ege denizinde ölmüş ya da kaybolmuş insanların sayısı kan rengine boyanmış taşlarla plaja yazıldı. Performansa, Dikilililerin ilgisi oldukça sevindiriciydi. Öte yandan “Sınırlar Her Yerde” adlı bir resim sergisi de kamp boyunca Dikili merkezinde sergilendi.

Kampa polisin ilgisi ve baskısı da oldukça fazlaydı. Sürekli, kimlik ve pasaport sorgusu bahanesiyle baskı uygulayan polise rağmen kampımızı bitirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Bu topraklarda ilk kez düzenlenen Sınırlara Hayır Kampı, dünya üzerinde sınırlara karşı ve mülteci hakları için mücadele eden insanların beraberliği için atılan önemli bir adım oldu.

Bu adımı devam ettirip dayanışmayı sürekli hale getirme kararımızla kampımıza son verdik.

Birçok sınırı aşarak burada buluşan bizler, bu mücadeleye devam edeceğimizi söylüyor ve herkesi önümüzdeki yıllarda tekrar düzenlenecek olan kamplara katılmaya çağırıyoruz.


Dikili Sınırlara Hayır Kampı İnisiyatifi



İletişim: dikilinobordercamp.blogspot.com

e-posta: dikilinobordercamp@gmail.com

Dikili Noborder Camp is Over

Dikili Noborder Camp is Over
3-7 September 2008 Dikili

The first noborder camp in Turkey which started on the3rd of September has ended up with future plans and with the created network of solidarity. Many activists from many countries shared experience and made plans for the coming process during these 5 days.
Activists from Russia, Avustria, Germany, Greece, France, Israel, Canada, Roumania, Belarus, Belgium, Sweden, England and Poland joined the camp. There were many workshops and presantations about the practises of authorities at borders, and refugee problem. The first workshop was a chat about the perception of borders, conditions of refugees in Turkey and how the camp come true.
The situation of refugees and the practises at borders of Poland and Israel were discussed in the workshops which was organized by activists from these countries. In general, activists from many countries shared information and experience and also there were projection of documentaries and movies and concerts at nights. Besides there was a performance on the puclic beach in memory of the drowning refugees in Aegean. The number of the drowned and lost refugees was written on the beach with red colored stones. Interest of Local people in this performance was really pleasing. Furthermore an exhibition called “border is everywhere” was shown during the camp in the town center.
The local police’s concern and suppression was also excessive. We are happy to finish the camp in spite of the suppression of police which was in guise of asking for identity and passport numbers.
The first no border camp on this soil was an important step for the cooperation of people who fight for the refugee rights and fight against the borders and we decided to make this solidarity continuous. We, who come together by defeating many borders, are saying that we will go on this struggle and we are calling you for the next noborder
camps.

Monday, September 1, 2008

einige wege nach dikili und die genaue adresse des camps

Die genaue Adresse des Campingplatzes, auf dem das Camp stattfindet, ist
Alder Camping
Alder Tesis
Ugur Mumcu Caddesi No. 36
Dikili

Wenn ihr im Zentrum von Dikili seid und aufs Meer schaut, dann einfach nach rechts gehen, immer die Strasse neben dem Meer entlang. Kurz vor dem Camp ist eine kleine Feriensiedlung, da kann mensch nicht am Meer gehen, aber weiter einfach die Strasse entlang. Danach seht ihr schon ein blaues Schild mit Alder Camping.

Dikili Anfahrt

Istanbul
Es gibt direkte Autobusse von Istanbul nach Dikili (ca. 45 YTL)
sie fahren entweder von
Esenler - dem Autobusbahnhof auf der europäischen Seite oder von
Harem - dem Autobusbahnhof auf der asiatischen Seite weg

Von Istanbul aus ist es auch möglich, mit dem Bus entweder nach
- Balikesir zu fahren, dort mit einem Minibus nach Dikili
oder
- Ayvalik zu fahren, dort mit einem Minibus nach Dikili

Wenn ihr mit dem Flugzeug nach Istanbul ? Sabiha Gökcen kommt, von dort gibt es städtische Autobusse, die nach Harem fahren, vor der Ankunftshalle etwas weiter rechts, nach den Taxis.

Weiters gibt es einen Zug, der von Bandirma über Balikesir (siehe oben) nach Izmir geht. Nach Bandirma kommt mensch zweimal täglich von Yeni Kapi (=einer der Häfen von Istanbul) mit dem Schiff (beides zusammen ca. 40 YTL).

Izmir
Von Izmir aus fährt jede Stunde ein Bus nach Dikili (13 YTL) ?
ca. um halb vom Autobusbahnhof weg, der erste fährt um 7.30 der letzte um 20.30

Wenn ihr mit dem Flugzeug direkt nach Izmir kommt, bitte beachten: einen Stock unter der Ankunftshalle fahren die städtischen Busse weg; dort einen zum Autobusbahnhof (=Otogar) nehmen.

Schiff:
Von Lesbos gibt es Dienstag, Donnerstag und Samstag eine Fähre nach Dikili
Die Fähre Lesbos - Ayvalik fährt Montag bis Samstag - von dort dann weiter mit dem Minibus

exact adress of the camp and some hints how to come to Dikili

The Adress of the camping site where the camp takes place is:
Alder Camping
Alder Tesis
Ugur Mumcu Caddesi No. 36
Dikili

If you are in the center of Dikili, looking into the sea, then turn right, and walk along the seaside. Short before reaching the camp you pass a small holliday resort, you can't walk along the beach. Simply continue the road, and after the resort you are at alder camping.

Dikili Public Transport

Istanbul
There are direct buses from Istanbul to Dikili (around 45 YTL)
The buses start either from
Esenler - the bus station on the European side
or
Harem - the bus station on the Asian side

Other possibilities are:
Take a bus from Istanbul to
- Balikesir, then taking a minibus to Dikili
or
- Ayvalik, then taking a minibus to Dikili

If you took an airplane to Istanbul - Sabiha Gökcen, you can take the communal autobus to Harem. The communal buses are in front of the arrival terminal, a little bit right, after the taxi cars.

Another choice could be ship (ferry) and train. First you have to go from
Istanbul-Yeni Kapi to Bandirma by ferry.
Then take the train Bandirma - Balikesir - Izmir and LEAVE THE TRAIN IN BALIKESIR. Then take a minibus to Dikili.(all together around 40 YTL)

Izmir
There is a bus Izmir- Dikili every hour (13 YTL), the first at 7:30, the last at 20:30.
If you took an airplane to Izmir, please note: the communal buses start one floor down of the arrival hall. Take a bus to Otogar (=bus terminal)

Greece - Ship:
There is a ferry boat 3 days a week: Tuesday, Thursday, Saturday from Lesbos to Dikili.
Another ferry boat is 6 days a week (Monday to Saturday) from Lesbos to Ayvalik, then taking a minibus to Dikili.

Wednesday, August 27, 2008

Dikili Sınırlara Hayır Kampı İçin Basın Açıklaması Yapıldı

Dikili No Border Camp 2008 için dün (26 Ağustos) Alsancak Kıbrıs Şehitlerinde bir basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasına hem basının hem de yoldan geçenlerin ilgisi oldukça iyiydi. Yoldan geçenlerin ilgisini çeken herhalde kendilerini şeritlerle sınırlar arasına sokan eylemcilerin halleriydi.

Açıklama sırasında yanımızda 10 ayrı dilde "Sınırlara Hayır!" yazılı bir pankart, afişler, dövizlerimiz ve el ilanlarımız vardı. Açıklamanın ardından "Sınırlara Hayır! Herkes İçin Özgürlük" sloganı eşliğinde önümüzdeki sınırları parçalayarak dışarı çıktık.

Açıklama sırasında Rusya'dan ve Avusturya'dan gelen aktivist arkadaşlarımız da yanımızdaydı. Zaten tam da etkinliğin ruhuyla tüm hazırlıkları sınırları aşıp gelen bu aktivist arkadaşlarımızla yaptık. Kampın da bu dayanışma ruhuyla geçecek olması oldukça mutluluk verici.

Sunday, August 24, 2008

Sınırlara Hayır Kampı İçin İlk İzmir Tanıtımı

Dikili No Border Camp 2008 için ilk sokak tanıtımı 23 Ağustos Cumartesi günü İzmir Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde yapıldı. Tanıtımda Rusya'dan kampa yardımcı olarak gelen arkadaşlarımız da yanı başımızdaydı.
Tanıtımda el ilanları dağıtıldı ve sık sık "Sınırlara Hayır Lan", "Pasaport, vize, sınır! Hayır! Hepsine Hayır!", "Sınırlar Yalnızca Haritalarda!", "Sınırlara Hayır, Herkes İçin Özgürlük" sloganları atıldı.
Tanıtıma ilgi oldukça iyiydi ve kampta buluşmak üzere bitirdiğimiz sohbetler yaşadık.
Tanıtımlar önümüzdeki hafta boyunca devam edecek.

Monday, August 18, 2008






Dikili Kampı El İlanı ve Afişi
Dikili No Border Camp/Flyer and Poster

Tuesday, August 12, 2008

Dikili Kampı mail-list

Dikili No border Camp Mail-list;
dikili-no-border-camp@googlegroups.com

Saturday, August 9, 2008

Kampa Katılacaklar İçin Bilgi / Information for the Participants of the Camp


Dikili No-Border Kampı 2008

Yer:
Alder Tesisi
Dikili-İzmir
Türkiye


Tarih:
3-7 Eylül 2008

Kamp için bazı bilgiler;
* Kampın herhangi bir katılım şartı ya da ücreti yok.
* Kamp tamamen gönüllülerin katılımı üzerine kurulu.
* Katılımcıların yol ücretlerini kendilerinin karşılaması gerekiyor.
* Kendi çadırı ile gelenlerden ücret alınmayacak. Çadır kiralamak isteyenler için ücret kişi başına 3 YTL olacak. Bungalovlarda kalış ücreti ise 20 YTL olacak.
*Yemeğini kendisi getirenler için bir sınrlama yok. Ancak kamptaki restorantlarda da yemek bulunacak. Öğün başına 4-5 YTL için anlaştık.

Not: Kampta yer alacak diğer etkinlikler, atölyeler ve kampa ulaşım bilgileri hakkındaki gelişmeleri buradan takip edebilirisiniz.


No-Border Camp Dikili 2008

Location:
Alder Beach Cafe & Camping
Dikili-İzmir
Turkey

Date:
3rd - 7th September 2008

Some information about the camp;
  • There is no payment for participation,
  • The camp is based on the co-operation and collaboration of volunteers,
  • The participants need to pay their own travel charges
  • Encamping in your own tent is not charged. If you want to rent a tent there it will cost 3 YTL for each. And also there are bungalows for accomodation which are 20 YTL for each.
  • No limitations for bringing food. Nevertheless there is a restaurant in the camping where each meal is 4-5 YTL.
PS: You can follow the information about the activities and workshops that are going to take place in the camp or the information about the route to take, from this website.








Friday, August 8, 2008

SINIRLARDA SINIRSIZCA UYGULANAN İNSAN HAKLARI İHLALLERİNE

KARŞI

YURTSUZ DÜNYALILARLA SINIRDA DAYANIŞMA KAMPI


2008 DİKİLİ İÇİN

No-Border Camp

3-7 Eylül 2008

EGE DENİZİ TURİZM CENNETİ Mİ?

SIĞINMACILAR İÇİN CAN PAZARI MI?


Dünyamızdaki siyasi, ekonomik, çevreyle ilgili gelişmeler nüfus hareketlerinin yatışmayacağının, tam tersine artarak devam edeceğinin güçlü işaretlerini taşımaktadır.

Kuzey-güney arasında derinleşen varsıllık uçurumu, ülke işgalleri ve iç savaşlar, farklı bölgelerde artmakta olan etnik ve siyasal çatışmalar, gelecekte daha kitlesel kaçışları ve arayışları da beraberinde getirerek, milyonlarca insanı doğdukları ülkeler dışında yaşamaya zorlamaktadır.

Bu durum dünyadaki bütün devletleri ya göç alan, ya göç veren ya da ikisini birden yaşayan ülkeler konumuna getirmektedir.

BUZ DAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ VE EGE DENİZİ’NDE DURUM

Avrupa Birliği sınırlarında meydana gelen olayları takip eden fortesseurope.blogsot.com sitesi, 1994 yılından bugüne (Ağustos 2008) Ege Denizi’nde 435 kişinin öldüğünü, 461 kişinin ise kaybolduğunu kaydetmiştir. Basına yansıyan bilgilere göre yalnızca 2007 yılında Ege Denizi’nde meydana gelen deniz kazalarında 96 kişi ölmüş, 116 kişi ise kaybolmuştur

Tanığı olmak zorunda kaldığımız bu dramatik insanlık durumu, yaşananların çok küçük bir bölümü ve buzdağının görünen yüzüdür.


Nihai hedefleri AB ülkeleri olan sığınmacılar, iki ana güzergâhı tercih etmektedirler; Türkiye-Yunanistan kara sınırı ve Ege Denizi.

İzmir ve sahil şeridi, Yunanistan’ın Ege Denizi’nde bulunan adalarına sadece birkaç deniz mili uzaklıktadır. Özellikle kış aylarında, Türkiye’den Yunanistan’a deniz yolu ile geçmeye çalışan sığınmacılar Kuşadası, Seferihisar, Çeşme, Karaburun, Dikili sahillerinden başlayan 1–2 saatlik mesafeleri kullanılmakta; sahil güvenlik ve emniyet tedbirlerinin gevşemek zorunda kaldığı kış aylarının çetin doğa koşullarında amaçlarına ulaşabilmek için bir fırsat üretmeye çalışmaktadırlar.

Çoğu bedensel cezalandırma, yaralanma, ölüme terk edilme, tutuklanma, insanlık dışı koşullarda mülteci kamplarında tutulma, ülkelerine iade edilme ve ölümle sonuçlanan bu umut yolculuklarının çok azı hedefine ulaşabilmektedir.


VİCDANLARIMIZI AŞINDIRAN TANIKLIKLAR

Avrupa sınırlarının hemen kıyısında, çatışma ve savaş nedeni ile kitlesel göç hareketlerinin oluştuğu ülkelerin komşusu ve sığınmacıların Avrupa’ya ulaşmak için en sık kullandıkları yol güzergâhının üzerinde bir ülkede yaşayan insanlar olarak, üzerinden mal, bilgi ve para geçerken, belirsizleşen iyiden iyiye görünmez olan sınırların, sıra bütün bu değerlerin üreticisi insana geldiğinde nasıl aşılmaz engellere dönüştüğüne şaşırarak,


sınırların, sınırsız insan hakları ihlallerinin gerekçeleri olarak sunulmasını sarsılarak,


turizm cenneti Ege’nin, hümanizm ve uygarlığın doğduğu bu coğrafyanın sığınmacı ölümleriyle nasıl kuzey-güney uçurumunun kara deliklerinden, kör dehlizlerinden biri haline getirildiğini içimiz ezilerek,


göç endüstrisinin, insan kaçakçılarının belirsizlik ve risklerle dolu yöntemleriyle, “Avrupa Kalesi”nin güvenlik tedbirleri ve mevzuat düzenlemeleriyle her gün biraz daha yükselen surlarını aşmaya çalışan sığınmacıların, bu sınırlara çarpıp cansız bedenler olarak Ege kıyılarına vurmasını

derin bir çaresizlik içinde, vicdanlarımızın aşındığının farkında olarak, belki de en kötüsü bütün bu olayların sessiz tanıkları olmaya zorlanarak izliyoruz.


Bizler

  • Umudun ve dayanışmanın en gerekli olduğu bir alanda, “göç, yerinden edilme, iltica ve sınır” sorunlarını birlikte düşünmek

  • Sınırlarda yoğun bir biçimde yaşanan insan hakları ihlallerini engellemenin yollarını aramak

  • Göç, göçmen ve sığınmacı sorunlarının “yüksek siyaset”in gündemine salt güvenlik gerekçesiyle değil, insan hakları, sürdürülebilir kalkınma, savaşların durdurulması, bölgesel entegrasyon, kalkınma desteği vb temalarıyla yer bulabilmesinin imkanlarını araştırmak

  • bir deneyim, bilgi ve iletişim ağı oluşturabilmek için


Dikili Belediyesi’nin ev sahipliğini yapacağı bir sınır kampı düzenliyor;

ülkemizde ilk kez deneyimlenecek bu etkinlik için yurtdışından ve yurt içinden duyarlı bütün bireyleri katılmaya çağırıyor;


çalışma ve sanat atölyeleri, panel-söyleşi ve diğer etkinlikler için önerilerinizi ve katkılarınızı bekliyoruz.



http://dikilinobordercamp.blogspot.com/



Saturday, June 28, 2008

Call for Dikili -- German

Camp heimatsloser WeltbewohnerInnen an der Grenze

YURTSUZ DÜNYALILARA SINIRDA UMUT KAMPI - Aufruf für ein noborder-Camp in DIKILI bei Izmir, Türkei

Das Urlaubs- und Skipperparadies Ägäis, zwischen griechischen Inseln und türkischer Küste, machte sich als Fluchtweg bereits in den 1980er Jahren einen Namen. Zahlreiche Menschen konnten so den Repressionen des türkischen Militärregimes der 1980er Jahre entkommen. Als EU-Außengrenze zur Abschottung der Festung Europa vor ungewollter Migration, wird das Gebiet für Menschen auf dem Weg nach Europa zum Alptraum. Zwei Hauptrouten bieten sich für Menschen aus dem Irak, Iran, Afghanistan und aus Afrika, vornehmlich Somalia und Sudan, mit dem Ziel Europa an: der Weg über die Festlandgrenze zwischen der Türkei/Griechenland oder Türkei/Bulgarien und die Ägäische Küste.

Das Küstengebiet in der Nähe von Izmir und die griechischen Inseln sind nur einige Seemeilen voneinander entfernt. Besonders in den Wintermonaten wird der Seeweg zwischen der Türkei und Griechenland, eine Distanz von nur ein bis zwei Stunden, von Flüchtlingen benutzt. Die Fischer- und Urlaubsorte Kusadasi, Seferihisar, Cesme, Karaburun und Dikili sind Abfahrtspunkte der unsicheren Überfahrt.

Die griechische Küstenwache erfüllt ihren Auftrag, die Interessen der EU-Staaten nach kontrollierter Zuwanderung zu schützen. Erwünscht sind junge, ausgebildete, disziplinierte, aber billige Arbeitskräfte. Mit allen Mitteln und Methoden wird versucht jede Landung auf griechischem Territorium zu verhindern: Vom Entern von Booten mit 'falscher Beladung' und Zurückschleppen auf die türkische Seite der Seegrenze über das Aussetzen von Menschen auf unbewohnten - und unbewohnbaren, wasserlosen - Inseln, vom seeuntauglich Machen von Booten auf offener See, um jede Rückkehr zu verhindern, bis zu körperlichen Übergriffen ... Sogar Schusswaffen werden eingesetzt.

Ungewollte Asylsuchende werden so von griechischen und türkischen Behörden hin- und hergeschoben. Keine Seite möchte zuständig sein. In Izmir und den anderen großen Städten entstanden in den letzten Jahren Communities von MigrantInnen, die auf geeignete Überfahrts- bzw. Weiterreisegelegenheiten warten und wiederholt probieren nach Europa einzureisen. :: In Griechenland drohen Auffanglager und Abschiebung, in der Türkei mangels einer klaren gesetzlichen Regelung unbestimmt langer Aufenthalt in 'Gästehäusern für AusländerInnen' und ebenfalls Abschiebung.

Schlechte Witterung erleichtert zwar von den Behörden unbemerkte, also erfolgreiche Landung in Griechenland. Für überfüllte Schiffe bedeutet Schlechtwetter jedoch Lebensgefahr, insbesondere in den Wintermonaten häufen sich die Nachrichten über gekenterte Schiffe. Die Menschen in Seenot - oft können sie gar nicht schwimmen - werden von Fischern oder der türkischen Küstenwache gerettet. Oder es kommt jede Hilfe zu spät, AnrainerInnen finden Leichen auf den Stränden. Offizielle Zahlen sprechen von 82 Toten und 102 Vermissten - also Ertrunkenen - im Jahr 2007, 2006 von 20 Toten und 53 vermisst Ertrunkenen nur in diesem unmittelbaren Gebiet. :: fortresseurope.blogspot.com geht in der Zeit zwischen 1994 bis zum Dezember 2007 von 410 Toten und 402 Vermissten aus. Diese Zahlen stellen jedoch lediglich die Spitze des Eisberges dar.

Das Fehlen legaler Einreisemöglichkeiten in die Festung Europa für Asylsuchende schafft erst den Bedarf an 'illegalen Transportmöglichkeiten', ein florierendes Geschäft an den Außengrenzen. Die geschlossenen Grenzen bereiten den Boden für einen 'illegalen' Transport-Markt und kriminalisieren ihn und die dazugehörigen Personen zugleich. Mit drakonischen Strafen für Fluchthilfe - der Jargon des Grenzregimes nennt es Menschenhandel - treiben die Gesetze der EU-Staaten die Transportpreise in die Höhe. Das Einreiseverbot macht den Markt also attraktiv und verunmöglicht zugleich die Gewähr einer sicheren Landung am gewünschten Ziel.

Migration aus verarmten, geplünderten, durch Kriege oder von Textil- und Elektronikproduktion und -entsorgung unbewohnbar gemachten Gebieten ist eine Form sich der aufgezwungenen Weltordnung zu widersetzen. Mit unserem Protest wollen wir die Interessen derer unterstützen, die sich zu diesem schwierigen und gefährlichen Weg entscheiden.



  • Erfahrungs- und Wissensaustausch für Betroffene, Interessierte und AktivistInnen,

  • im Zentrum steht die Frage, wie wir die Toten an der Grenze verhindern können

  • der Protest soll die türkische und europäische Öffentlichkeit auf die Situation aufmerksam machen


Über Mitarbeit, Teilnahme und Workshops freuen wir uns.
Rückmeldungen und mehr Informationen:

dikili2008-sinirkampi (at) hotmail.com

dikilinobordercamp(at)gmail.com
Unsere Website ist im Entstehen.

KEIN MENSCH IST ILLEGAL
FREIE WAHL DES WOHNORTES FÜR ALLE
JEDE/R TOTE IST ZUVIEL
WIR ALLE SIND MIGRANTINNEN



Call for Dikili -- Italian

Campeggio dei 'Homeless earthlings' - 'terrestri senza casa' al confine





Campeggio dei "Homeless earthlings" ? "terrestri senza casa" al confine
YURTSUZ DÜNYALILARA SINIRDA DAYANIŞMA KAMPI
Chiamata per un noborder-campeggio a DIKILI vicino a Izmir, Turchia
Il paradiso di vacanza e dei skipper del mare Egeo, tra le isole greche e la costa turca gia dagli anni 1980 e noto come un itinerario di fuga. Molte persone sono fuggite dalla repressione del governo militare turco durante gli anni ?80, usando questo passaggio. Come un confine esteriore dell'UE - chiudendo la fortezza Europa contro indesiderata migrazione, la zona si trasforma in un incubo per le persone, che cercano di entrare in Europa. Ci sono due percorsi principali per le persone provenienti dall? Iraq, Iran e Afghanistan o dall? Africa, soprattutto dalla Somalia e Sudan: il tragitto via terra attraversa la frontiera tra la Turchia e la Grecia o la Turchia e la Bulgaria, l'altro è la via del mare, la costa Egea.
La distanza tra la costa nelle vicinanze di Izmir e le isole greche sono solo poche miglia di mare. Soprattutto durante i mesi d?inverno, gli emigranti hanno usato questa strada tra Turchia e Grecia impiegando una o due ore. Il villaggi di vacanze e di pescatori, Kusadas?, Seferihisar, Cesme, Karaburun e Dikili sono i luoghi a intraprendere il passaggio insicuro.
La guardia costiera greca esegue l'ordine di proteggere gli interessi dell'Unione europea, di migrazione controllata di giovani qualificati, disciplinati, ma di basso costo del lavoro. Con tutti i modi e mezzi la guardia costiera cerca di impedire qualsiasi ingresso e atterraggio al territorio greco: capovolgendo le barche portando il ?carico sbagliato?, tirando indietro le barche al lato turco del confine marittimo, esponendo le persone ad isole inabitabili, senza acqua, inabilitando le barche per continuare a mare aperto, al fine di prevenire qualsiasi ritorno, maltrattamenti fisici.. Anche armi da fuoco vengono usate.
I richiedenti d?asilo indesiderati sono spinti da un lato all'altro dalle autorità greche e turche. Nessuno lato vuole essere responsabile di loro. Durante gli ultimi anni in Izmir e in altri grandi citta, i migranti in attesa di una possibilità di partire per l?Europa hanno sviluppato ?Communities?. In Grecia indesiderati richiedenti d'asilo sono tenuti in custodia e deportati. Nella Turchia? In mancanza di qualunque provvedimento legale chiaro - sono tenuti in ' Alberghi per gli stranieri' per tempo non determinato, dove devono attendere finché vengono espulsi, anche loro.
Cattivo tempo rende più facile il trasferimento, evitando,che lo sbarco sia riconosciuto dalle autorità locali di costa. D'altra parte il maltempo significa pericolo per le barche sovraccaricate; barche rovesciate sono spesso citati nel telegiornale durante la stagione invernale. Le persone spesso non sanno nuotare e sono soccorse dai pescatori o dalla guardia costiera turca. Per alcuni di loro ogni aiuto è troppo tardi, gli abitanti locali spesso recuperano i cadaveri dalle spiagge. Le fonti ufficiali parlano di 82 morti e 102 dispersi in 2007, e 20 morti e 53 dispersi in 2006 nel distretto Egeo. : : fortresseurope.blogspot.com parla di 410 morti e 402 dispersi da 1994 finora. Questi numeri devono essere considerati soltanto come il picco dell'iceberg.
L'inesisistenza di qualunque entrata legale a Europa per i richiedenti d?asilo produce un mercato di mezzi di trasporto illegali, un commercio prosperante ai confini dell?EU. I confini chiusi hanno prodotto questo mercato e la criminalizzazione degli attori del mercato allo stesso tempo. Penalita draconiane contro - come il regime di confine lo chiama - il "traffico di persone" aumenta i prezzi per il trasporto, e fa da un lato il mercato più attraente, come pure facendo d'altra parte un arrivo sicuro alla destinazione mirata, impossibile.
La migrazione dalle aree, che sono diventate impoveriti, saccheggiate e inabitabili attraverso guerra ed/o attraverso produzione di elettronica/tessile/di materia prima e le disposizioni, sono un modo per sfidare l'ordine mondiale. La nostra ? L?obiettivo è quello di sostenere gli interessi delle persone, che hanno deciso di prendere questa difficile e pericoloso percorso.
.

* Scambio di esperienze e di conoscenze pratiche di persone coinvolte, colpite, interessati a migrazioni e di attivisti
* La questione centrale è, come evitare un numero sempre maggiore di morti alle frontiere
* Produrre una consapevolezza pubblica in Turchia ed in europa per la a situazione degli emigranti
Stiamo aspettando la vostra partecipazione, la vostra cooperazione e la vostra collaborazione nell'officina.
Reazioni e domande:

dikili2008-sinirkampi (at) hotmail.com

dikilinobordercamp(at) gmail.com



Camp Date

We have been negotiating with the municipality of Dikili for sometime to get their consent to the no-border camp. On june the 5th 2008in a meeting wth the mayor we have confirmed that the no-border camp will take place in Dikili!

The peace-festival of Dikili, is taking place every year, is in the last week of August. Our original idea was to combine these two events in order to enable broader networking and working together. However the municipality of Dikili thinks this would result in an overloading of the local infrastructural capacity. Because of this the no-border camp will take place sometime in mid- September. The exact date still needs to be deterimined.


In den Verhandlungen mit der Gemeinde Dikili konnten wir gestern, 5.6.08 mit dem Bürgermeister direkt sprechen und haben die fixe Zusage bekommen. Das Camp findet statt!!!

No-border Camp Dikili im September 2008


In den Verhandlungen mit der Gemeinde Dikili konnten wir gestern, 5.6.08 mit dem Bürgermeister direkt sprechen und haben die fixe Zusage bekommen. Das Camp findet statt!!!
Das jährliche Dikili Friedensfestival findet in der letzten Augustwoche statt. Die ursprüngliche Idee das no-border Camp gleichzeitig oder teilweise zeitgleich zu machen, hätte eine breite Vernetzung bedeutet. Die Gemeinde denkt aber, das bedeutet eine Belastung der lokalen Infrastruktur.
Deswegen findet das no-border Camp Mitte September statt. Der genaue Termin wird nächste Woche bei einer Besprechung festgesetzt.
Mitte September ist günstig, weil Mitte/Ende August andere Grenzcamps (Bremen, Germany; Patras Griechenland) stattfinden

Call For Dikili -- English

Homeless earthlings’ camp at the border

DİKİLİ - Turkey
YURTSUZ DÜNYALILARA SINIRDA DAYANIŞMA KAMPI

The holiday and skippers’ paradise of the Aegean Sea between Greek islands and the Turkish coast has made a name as a passage since the 1980ies. A lot of people escaped the repression of the Turkish military government during the 1980ies using this passage. As an outer border of the EU – sealing off the fortress Europe against unwanted migration, the area turns into a nightmare for people seeking to enter Europe. There are two main-routes for the people coming from Iraq, Iran and Afghanistan or from Africa, especially from Somalia and Sudan: the route overland crosses the border between Turkey and Greece or Turkey and Bulgaria, the other one is the sea route, the Aegean coast.

The distance between the coast nearby İzmir and the Greek islands are only a few sea-miles. Especially during the winter months, migrants have been using this route between Turkey and Greece which takes one or two hours. The fisher und holiday villages Kuşadası, Seferihisar, Çeşme, Karaburun and Dikili are the places to embark on the insecure passage.

The Greek Coast watch executes the order to protect the EU-states’ interests of controlled migration of young, skilled, disciplined, but cheap labour. By all ways and means the coast watch tries to prevent any entry and landing at Greek territories: capsizing boats carrying “wrong load”, pulling boats back to the Turkish side of the sea border, exposing people at uninhabitable islands without water, indisposing boats to go on at the open sea, to prevent any return, physical abuse… Even firearms are used.

Unwanted Asylum-seekers are pushed from one side to the other by Greek and Turkish authorities. No side wants to be responsible for them. In towns like Izmir migrant waiting for a chance to leave for Europe have developed communities during the last years. In Greece unwanted Asylum-seekers are kept in custody and deported. In Turkey – in lack of any clear legal provision - they are kept in “Guesthouses for foreigners” for unclear time and have to wait until they are expelled, too.

Bad weather makes the transfer easier, preventing the landing being recognized by the local coast authorities. On the other hand bad weather means danger for the overloaded boats; some capsized boats are frequently mentioned in the news during wintertime. People often don’t know how to swim and are rescued by fishermen or Turkish coast guard. For some of them every aid is too late, local inhabitants often recover dead bodies at the beaches. Official sources talk about 82 dead and 102 missed in 2007, and 20 dead and 53 missed in 2006 in the Aegean district. fortresseurope.blogspot.com estimates 410 dead and 402 missed from 1994 up to now. These numbers must be considered as being only the peak of the iceberg.

The non-existence of any legal entry to Europe for Asylum-seekers produces a market of illegal transport facilities, a prospering business at the EU-borders. The closed borders have produced this market and the criminalising the market’s actors at the same time. Draconian penalties against - as the border regime calls it - “people trafficking” increases the prices for transportation on one hand, and makes the market more attractive on the other hand, as well as making a secure arrival at the aimed destination impossible.

Migration from areas which have become impoverished, plundered and unliveable through war and/or through electronic/textile/raw material production and disposals are one way to defy the world order. Our protest’s aim is to support the interests of the people who have decided to take this hard and dangerous path.


· exchange of experience and practical knowledge of persons concerned with, affected of, interested in migration and activists
· the focus question is, how to prevent more and more deaths at the borders
· to produce public awareness in Turkey and in Europe of the situation of the migrants


We are looking forward for your participation, co-operation and collaboration in work-shops.
For feedback and questions:

dikili2008-sinirkampi(et)hotmail.com

dikilinobordercamp(et)gmail.com




NOBODY IS ILLEGAL

WE ARE ALL MIGRANTS



Call for Dikili -- Greek

Κάλεσμα για noborder camp στο DIKILI κοντά στο Izmir της Τουρκίας


Ο παραθεριστικός και ιστιοπλοϊκός παράδεισος του Αιγαίου Πελάγους, ανάμεσα στα ελληνικά νησιά και τα τουρκικά παράλια, έγινε γνωστός ως πέρασμα από τη δεκαετία του 80. Πολλοί άνθρωποι ξέφυγαν από τις διώξεις της στρατοκρατικής τουρκικής κυβέρνησης κατά τη δεκαετία του 80 χρησιμοποιώντας αυτό το πέρασμα. Ως εξωτερικό σύνορο στην περίμετρο της Ευρώπης φρούριο για την ανεπιθύμητη μετανάστευση, η περιοχή έχει μετατραπεί σε εφιάλτη για τους ανθρώπους που επιζητούν να εισέλθουν στην Ευρώπη. Δύο είναι οι κυριότεροι δρόμοι για τους ανθρώπους που έρχονται από το Ιράκ, το Ιράν και το Αφγανιστάν ή από την Αφρική, κυρίως τη Σομαλία και το Σουδάν: ο χερσαίος δρόμος διασχίζει τα σύνορα ανάμεσα στην Τουρκία και την Ελλάδα ή την Τουρκία και τη Βουλγαρία, ο άλλος είναι ο θαλάσσιος δρόμος, τα παράλια του Αιγαίου.

Η απόσταση μεταξύ της ακτής δίπλα στο Izmir και τα ελληνικά νησιά είναι μόνο λίγα ναυτικά μίλια. Ιδίως κατά τη διάρκεια των χειμερινών μηνών, οι μετανάστες χρησιμοποιούν τη συγκεκριμένη διαδρομή που διαρκεί μία με δύο ώρες. Τα ψαράδικα και παραθεριστικά χωριά Kusadasi, Seferihisar, Cesme, Karaburun και Dikili ειναι τα σημεία επιβίβασης για το επικίνδυνο αυτό πέρασμα.

Το ελληνικό Λιμενικό Σώμα επιτελεί το καθήκον της προστασίας των συμφερόντων των χωρών μελών της ΕΕ ελέγχοντας τη μετανάστευση του νεαρού, ειδικευμένου, πειθαρχημένου αλλά φτηνού εργατικού δυναμικού. Με κάθε τρόπο και μέσο το Λιμενικό προσπαθεί να αποτρέψει κάθε είσοδο και αποβίβαση στο ελληνικό έδαφος: αναποδογυρίζοντας βάρκες με «λάθος φορτίο», επανωθώντας βάρκες πίσω στην τουρκική πλευρά των θαλάσσιων συνόρων, εγκαταλείποντας ανθρώπους σε ακατοίκητα νησιά χωρίς νερό, εξωθώντας βάρκες στην ανοικτή θάλλασα για να αποτρέψει την επιστροφή, ασκώντας φυσική βία. Χρησιμοποιώντας ακόμα και πυροβόλα όπλα.

Οι ανεπιθύμητοι αιτούντες άσυλο πετιούνται από την μια μεριά στην άλλη από τις ελληνικές και τουρκικές αρχές. Καμιά πλευρά δεν θέλει να είναι υπεύθυνη γι αυτούς. Σε πόλεις όπως το Izmir οι μετανάστες που περιμένουν την ευκαιρία να φύγουν για την Ευρώπη έχουν δημιουργήσει κοινότητες κατά τη διάρκεια των τελευταίων ετών. Στην Ελλάδα οι ανεπιθύμητοι αιτούντες άσυλο κρατούνται φυλακισμένοι και απελαύνονται. Στην Τουρκία - ελλείψει ξεκάθαρης νομικής πρόβλεψης – κρατούνται σε «ξενώνες αλλοδαπών» για ακαθόριστο χρονικό διάστημα και πρέπει να περιμένουν επίσης μέχρι να εκδιωχθούν.

Ο κακός καιρός κάνει τη μεταφορά ευκολότερη, εμποδίζοντας την αποβίβαση να γίνει αντιληπτή από τις τοπικές λιμενικές αρχές. Από την άλλη μεριά, ο κακός καιρός σημαίνει κίνδυνο για τις υπερφορτωμένες βάρκες. Κάποιες αναποδογυρισμένες βάρκες αναφέρονται συχνά στις ειδήσεις κατά τη διάρκεια του χειμώνα. Οι άνθρωποι συχνά δεν ξέρουν κολύμπι και διασώζονται από ψαράδες ή το τουρκικό λιμενικό. Για κάποιους από αυτούς είναι αργά για κάθε βοήθεια. Οι ντόπιοι συχνά περισυλλέγουν πτώματα από τις ακτές. Επίσημες πηγές αναφέρουν 82 νεκρούς και 102 αγνοούμενους το 2007 και 20 νεκρούς και 53 αγνοούμενους το 2006 στην περιοχή του Αιγαίου. Το
fortresseurope.blogspot.com υπολογίζει 410 νεκρούς και 402 αγνοούμενους από το 1994 μέχρι σήμερα. Αυτοί οι αριθμοί πρέπει να θεωρούνται μόνο η κορυφή του παγόβουνου.

Η ανυπαρξία κάποιας νόμιμης εισόδου στην Ευρώπη για τους αιτούντες άσυλο παράγει μια ολόκληρη αγορά υπηρεσιών παράνομης διακίνησης, μια ευημερούσα επιχειρηματική δραστηριότητα στα σύνορα της ΕΕ. Τα κλειστά σύνορα έχουν δημιουργήσει την αγορά και ταυτόχρονα έχουν «ποινικοποιήσει» τους παράγοντες αυτής της αγοράς. Δρακόντειες ποινές κατά των «διακινητών» όπως τους ονομάζει το καθεστώς των συνόρων, αυξάνουν τις τιμές για τη διακίνηση από τη μια μεριά και την κάνουν πιο ελκυστική από την άλλη κάνοντας επίσης την ασφαλή άφιξη στον επιθυμητό προορισμό αδύνατη.

Η μετανάστευση από περιοχές που έχουν εξαθλιωθεί, λεηλατηθεί και γίνει αβίωτες λόγω πολέμων ή/και βιομηχανικής παραγωγής (ηλεκτρονικά ήδη/κλωστουφαντουργικά προϊόντα/ πρώτες ύλες), είναι ένας τρόπος εναντίωσης στην παγκόσμια τάξη. Η διαμαρτυρία μας αποσκοπεί στη υποστήριξη των ανθρώπων που έχουν διαλέξει αυτό το δύσκολο και επικίνδυνο μονοπάτι.



ανταλλαγή εμπειρίας και γνώσης ανάμεσα σε ανθρώπους που εμπλέκονται, επηρεάζονται, ενδιαφέρονται για την μετανάστευση

  • το κύριο ζήτημα είναι πως να αποτρέψουμε τους όλο και περισσότερους θανάτους στα σύνορα

  • να αυξήσουμε το ενδιαφέρον του κοινού στην Τουρκία και την Ευρώπη για την κατάσταση των μεταναστών


Ευελπιστούμε για τη συμμετοχή σας, τη συνεργασία και τη συμμετοχή στα εργαστήρια

Για περισσότερες πληροφορίες και ερωτήσεις:

dikili2008-inirkampi@hotmail.com

dikilinobordercamp@gmail.com
Η σχετική ιστοσελίδα είναι υπό κατασκευή

ΚΑΝΕΝΑΣ ΑΝΘΡΩΠΟΣ ΔΕΝ ΕΙΝΑΙ ΛΑΘΡΑΙΟΣ
ΕΙΜΑΣΤΕ ΟΛΟΙ ΜΕΤΑΝΑΣΤΕΣ

Dikili İçin Çağrı -- Türkçe

SINIRLARDA SINIRSIZCA UYGULANAN İNSAN HAKLARI İHLALLERİNE “DUR” DE!

YURTSUZ DÜNYALILARLA SINIRDA DAYANIŞMA KAMPI

2008 DİKİLİ İÇİN

No-Border Camp

EGE DENİZİ TURİZM CENNETİ Mİ?

SIĞINMACILAR İÇİN CAN PAZARI MI?

Dünyamızdaki siyasi, ekonomik, çevreyle ilgili gelişmeler nüfus hareketlerinin yatışmayacağının, tam tersine artarak devam edeceğinin güçlü işaretlerini taşımaktadır.

Kuzey-güney arasında derinleşen varsıllık uçurumu, ülke işgalleri ve iç savaşlar, farklı bölgelerde artmakta olan etnik ve siyasal çatışmalar, gelecekte daha kitlesel kaçışları ve arayışları da beraberinde getirerek, milyonlarca insanı doğdukları ülkeler dışında yaşamaya zorlamaktadır.

Bu durum dünyadaki bütün devletleri ya göç alan, ya göç veren ya da ikisini birden yaşayan ülkeler konumuna getirmektedir.

BUZ DAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ VE EGE DENİZİ’NDE DURUM

Avrupa Birliği sınırları içinde meydana gelen olayları takip eden fortesseurope.blogsot.com sitesi, 1994 yılından bugüne (10.12.2007 tarihine kadar) Ege Denizi’nde 410 kişinin öldüğünü, 402 kişinin ise kaybolduğunu ifade etmektedir. Basına yansıyan bilgilere göre yalnızca 2007 yılında Ege Denizi’nde meydana gelen deniz kazalarında 82 kişi ölmüş, 102 kişi kaybolmuştur

Tanığı olmak zorunda kaldığımız bu dramatik insanlık durumu yaşananların çok küçük bir bölümü ve buzdağının görünen yüzüdür.

Nihai hedefleri AB ülkeleri olan sığınmacılar, iki ana güzergâhı tercih etmektedirler; Türkiye-Yunanistan kara sınırı ve Ege Denizi.

İzmir ve sahil şeridi, Yunanistan’ın Ege Denizi’nde bulunan adalarına sadece birkaç deniz mili uzaklıktadır. Özellikle kış aylarında, Türkiye’den Yunanistan’a deniz yolu ile geçmeye çalışan sığınmacılar Kuşadası, Seferihisar, Çeşme, Karaburun, Dikili sahillerinden başlayan 1–2 saatlik mesafeleri kullanılmakta; sahil güvenlik ve emniyet tedbirlerinin gevşemek zorunda kaldığı kış aylarının çetin doğa koşullarında amaçlarına ulaşabilmek için bir fırsat üretmeye çalışmaktadırlar.

Çoğu bedensel cezalandırma, yaralanma, ölüme terk edilme, tutuklanma, insanlık dışı koşullarda mülteci kamplarında tutulma, ülkelerine iade edilme ve ölümle sonuçlanan bu umut yolculuklarının çok azı hedefine ulaşabilmektedir.


VİCDANLARIMIZI AŞINDIRAN TANIKLIKLAR

Avrupa sınırlarının hemen kıyısında, çatışma ve savaş nedeni ile kitlesel göç hareketlerinin oluştuğu ülkelerin komşusu ve sığınmacıların Avrupa’ya ulaşmak için en sık kullandıkları yol güzergâhının üzerinde bir ülkede yaşayan insanlar olarak üzerinden mal, bilgi ve para geçerken, belirsizleşen iyiden iyiye görünmez olan sınırların sıra bütün bu değerlerin üreticisi insana geldiğinde nasıl aşılmaz mânialara, dönüştüğünü şaşırarak,

sınırların, sınırsız insan hakları ihlallerinin gerekçeleri olarak sunulmasını sarsılarak,

turizm cenneti Ege’nin, hümanizm ve uygarlığın doğduğu bu coğrafyanın sığınmacı ölümleriyle nasıl kuzey-güney uçurumunun kara deliklerinden, kör dehlizlerinden biri haline getirildiğini içimiz ezilerek,

göç endüstrisinin, insan kaçakçılarının belirsizlik ve risklerle dolu yöntemleriyle, “Avrupa Kalesi”nin güvenlik tedbirleri ve mevzuat düzenlemeleriyle her gün biraz daha yükselen surlarını aşmaya çalışan sığınmacıların, bu sınırlara çarpıp cansız bedenler olarak Ege kıyılarına vurmasını

derin bir çaresizlik içinde, vicdanlarımızın aşındığının farkında olarak, belki de en kötüsü bütün bu olayların sessiz tanıkları olmaya zorlanarak izliyoruz.

Bizler


  • Umudun ve dayanışmanın en gerekli olduğu bir alanda “göç, mültecilik, sığınmacı” sorunlarını birlikte düşünmek

  • Sınırlarda yoğun bir biçimde yaşanan insan hakları ihlallerini engellemenin yollarını aramak

  • Göç, göçmen ve sığınmacı sorunlarının “yüksek siyaset”in gündemine salt güvenlik gerekçesiyle değil, insan hakları, sürdürülebilir kalkınma, savaşlar..ın durdurulması, bölgesel entegrasyon, kalkınma desteği vb temalarıyla yer bulabilmesinin imkanlarını araştırmak

  • bir deneyim, bilgi ve iletişim ağı oluşturabilmek için


Dikili Belediyesi’nin ev sahipliğini yapacağı bir sınır kampı düzenliyor;

ülkemizde ilk kez deneyimlenecek bu etkinlik için yurtdışından ve yurt içinden duyarlı bütün kişi ve kuruluşları katılmaya çağırıyor;

çalışma ve sanat atölyeleri, panel-söyleşi ve diğer etkinlikler için önerilerinizi ve katkılarınızı bekliyoruz.


İletişim;


dikili2008-sinirkampi@hotmail.com

dikilinobordercamp@gmail.com